Tarihsel doku:
Ürdün gibi İsrail'de de fark ettiğim önemli bir husus, sınırlı
sayıdaki tarihi mekanları sunmadaki ve abartmadaki becerileri. Ülkemiz
tarihi zenginlik açısından 15-20 adet İsrail ve Ürdün'den daha fazla tarihi
esere sahipken pazarlama açısından onlar kadar başarılı olduğumuz
söylenemez. Özellikle tarihî bölgeleri gezerken İsraillilerin sun'î bir
tarih yaratma, kendilerini bu toprağın sahibi gösterme amacıyla
katlandıkları yapmacıklık hemen kendini belli ediyor. İyi paralar ödenerek
girilen yerler ziyaret edildikten sonra insanda bu mekanların verilen parayı
asla hak etmediği izlenimi uyanıyor ve sunulan tarihi dokunun sonradan
oluşturulduğu izlenimi ediniliyor. Buralarda bulunan ufak tefek kalıntılar
İsrailliler tarafından dışarıdan taşıma malzemeyle genişletilerek tarihi bir
sit alanına dönüştürülmüş, bu yapılırken de bölgenin önceden Yahudi yerleşim
yeri olduğunun ispat edilmesine çalışılmış. Ancak sun'î çaba en alt düzeyde
sanat tarihi okumuş herkesin fark edebileceği açıklıkta. Sonuç olarak ortada
bir takım kalıntılar bulunmakta ama bunlar Yahudilerle ilintilendirilmede
zorlama bir çabaya girilmektedir. Mes'ade ile Scrolls Cave'de bunu açıkca
müşahede etmek mümkün. Aynı durum Mescid-i Aksa'nın altında gerçekleştirilen
kazılarda da ortaya konmaya çalışılmış ama çıkan malzemeler hep Emevi
dönemine ait olmuştur. Filistinlilerin söylemlerine bakılacak olursa buraya
da dışarıdan malzeme taşınmıştır. |