İlk Filistin
ziyaretimde burayı geçtikten sonra pasaport işlemleri için yabancılar için
ayrılan bölümde sıraya girmiştik ancak bu sefer yeni konulmuş bir makinenin
içinden geçmemiz istendi. Önümde bulunan Filistin asıllı Amerikalı yolcu bu
makineye asla girmeyeceğini zaten önceki cihazdan geçmiş olduğunu söyledi.
İsrailli asker ile aralarında bir münakaşadır başladı. Tavizsiz ve ödün
vermeyen bir disiplin anlayışına sahip olan İsrailli asker ona en son olarak
"öyleyse geldiğin yere, Amman'a geri döneceksin" dedi. O da naçar kalıp
geçmek durumunda kaldı. Sıramız gelince asker makinenin ortasında durmamızı
söyledi. Ne olacak diye dikilirken içinde çeşitli aralıklarla bulunan
kollardan başımıza ve her yerimize kuvvetli bir şekilde hava püskürtüldü.
Dezenfekte mi edildik yoksa başka bir kontrolden mi geçirildik bunu
anlayamadım. Çıkarken "neydi bu" diye dönüp baktığımda, içerisindeyken
çeşitli açılardan birkaç fotoğrafımın çekilmiş olduğunu gördüm.
Pasaport işlemleri için ana salona girdiğimizde Filistinlilerin bir tarafta
yığıldığını görüyoruz. Gözlerinde yorgunluk, aşağılanmışlığın verdiği
makusiyet ve işlerini bir an önce bitirmek için İsrail askerlerine zoraki
gösterdikleri ama sonuçta hiçbir fayda temin etmeyen sözde güler yüzleri
içinizde düğümlerin oluşmasına neden oluyor. Bir insanın kendi yurduna
girmek için bir başkasından izin istemek durumunda kalması ve bunu da eğilip
bükülerek yapmak durumunda kalışı insanda ister istemez inkisara neden
oluyor.
Araplarla İsrailliler arasındaki Ali-Cengiz Oyunu:
Sınırda resmi işlemleri yapmaya geçişimden önce, Arap ülkeleriyle İsrail
arasındaki traji-komik oyuna değinmek istiyorum. Arap ülkelerinin çoğu
vatandaşlarına İsrail'e gitmeyi yasaklamış durumda. Bunlardan biri olan
Suriye devleti ülkelerini ziyaret etmek isteyenlere İsrail'i ziyaret etmemiş
olma şartını getiriyor. Suriye sefaretlerine vize için başvurduğunuzda
doldurmanız gereken formda "işgal edilmiş Filistin topraklarını daha önce
ziyaret ettiniz mi" diye masumane bir soru soruluyor. Siz bu tuzak sorunun
niye sorulduğunu bilmezseniz ve çeşitli nedenlerden dolayı "evet" kısmını
işaretlerseniz Suriye size vize vermiyor. Vize vermiş olsa bile, Suriye'ye
girişte İsrail'e gittiğinizi anlarlarsa sizi Suriye'ye sokmuyorlar. Nitekim,
pasaportunun arkasına İsraillilerin yapıştırmış olduğu valiz etiketini
sökmeyi ihmal eden bir dostumuz vize almış olmasına rağmen Suriye'ye
sokulmamıştı.
Suriye ve diğer pek çok Arap ülkesi İsrail'e gitmeyi bu şekilde önlemek
isterken (ki bazı Arap devletlerinin pasaportlarında "bu pasaportla İsrail'e
girilmez" ibaresi bulunmakta) İsrail pratik bir çözüm bularak Arapların
sözde engellemesini çok basit bir yolla aşmış durumda. Bu nedenle, istemeniz
durumunda sefaret vizeyi kağıda basmakta; sınırda da ad-soyad, pasaport
numaranız, İsrail'de kaç gün kalacaksınız gibi sorulara yanıt isteyen bir
form doldurmanız istenerek bütün işlemler bu kağıt üzerinde bitirilmektedir.
Böylece pasaportunuza hiç dokunulmamış olmaktadır.
İsrail kendince bu sıkıntıya bir formül bulmuştu ancak Ürdün tarafı çıkış ve
girişlerde mühür bastığından dolayı Suriyeliler pasaporta İsrail vizesi
basılmamış olsa bile bununla İsrail'e girildiğini anlıyorlar ve Suriye'ye
girişe izin vermiyorlardı. Çünkü Ürdünlülerce basılan çıkış-giriş mühürleri
bir yerlere gidildiğinin deliliydi. Bu da İsrail'di. Ancak neredeyse bütün
geliri sadece turizmden olan ve bu alanın bütün inceliklerini bilen
Ürdünlüler oldukça döviz kazandıkları bu sıkıntıyı vize işlemlerini sadece
bilgisayara girerek halletmiş durumdalar. Böylece hem çıkışta hem de girişte
işlemleri bilgisayara yapıyorlar ve çıkışta aldıkları 10 YTL.lik makbuzun
arkasına bir mühür basarak işlemleri bitiriyorlar. Bu yolla başta Suriye
olmak üzere Arap ülkelerinin sözde engeli aşılmış oluyor.
Ali-Cengiz oyunu esasında her alanda sürmektedir. Bu nedenle de Arap
ülkelerinin İsrail'le ilişkileri esasında tam bir paradokstan ibarettir. Bu
devletlerin çoğunun İsrail ile resmi düzeyde ilişkisi bulunmamakta, ilgili
devletlerin liderleri görünürde İsrail'e karşı çok katı bir tutum
takınmaktadırlar. Ancak aynı ülkeler İsrail'le ilişkileri en iyi düzeyde
olan Ürdün'ü cezalandırmak yerine maddi destekte bulunmaktadırlar. Örneğin
İsrail ile kanlı bıçaklı görüntüsü veren Suriye yaklaşık iki ay önce Ürdün'e
su yardımı yapmaya başladı. Arabistan ise üç ay öncesine kadar petrolü
Ürdün'e maliyetine vermekteydi. Bunların nedenleri ve yorumları ebette
siyaset bilimcilere ve uluslar arası ilişkiler uzmanlarına düşmektedir ancak
Arap halkları kendilerini yönetenlerin tutum ve davranışlarını çok güzel
anlamakta ve çözümlemektedir. Baskıcı rejimler nedeniyle bunların
seslendirilemeyişi bizleri yanıltmasın. Dolayısıyla İsrail ile açık ilişki
içine giren Mısır gibi ülkeler diğerlerine göre daha dürüsttürler.
|