Örneğin minibüslerde mutlaka bilet veriliyor
ve şoför arabaya biner binmez kemerini bağlıyor. Filistin bölgesinde ise
bölgeyi bilmiyorsanız, yanınızda yerli bir dost yoksa yabancı olmanız
hasebiyle fazla para vermeniz kaçınılmaz.
Örneğin ikinci gelişimde, Ramallah merkezden 600-700 metrelik mesafede olan
Arafat'ın kabrine gitmek için minibüs şoförünün 40 şekel (yaklaşık 12 YTL)
istemesi gibi. Yolu bildiğimden dolayı "üç adımlık yere bu fiyatı nasıl
istiyorsun " diye çıkıştığımda, aymazlık içinde bu sefer 30 şekele razı
oldu.
Ben de "bedava götürsen bile gitmem" diyerek arabasından indim. Ailemin
buradaki yaşantıyı yakından müşahede etmesi için yürüyerek Arafat'ın kabrine
vardık.
Dönüşte ise Ramallah'tan İsrail kontrol noktasına kadar bizi götüren şoförün
bir gözü âmâ, sol kolu ise çolaktı. Bileğinde iki minik parmakçık
bulunmaktaydı..
Filistin hala devlet olma yolunda olduğundan benzer lakaytlığı devlet
dairelerinde de görmek mümkün. Özellikle askerlerdeki disiplinsizlik hemen
göze çarpmakta. Örneğin Arafat'ın kabrini ziyarete gittiğimizde kapıdaki
görevli askerler işlerini unutmuş, koyu sohbete koyulmuşlardı. Devlet
karargahını bekleyen askerlerin kaldığı alana girdiğimizde ise nöbetçi
kulübesindeki radyo sonuna kadar açıktı. Ben kapıdan girince masasının
üzerine attığı silaha heyecanla koşup sarılan asker ne istediğimi sordu. Her
hangi bir olayın olmayışı gevşekliklerinin nedenlerinden birisi. Onları
görünce aklıma bizim askerlerimizdeki ciddiyet geliyor. |