
Burada Mescid-i Aksa ve Kubbetus Sahra'yla
ilgili bazı bilgileri vermek yerinde olacaktır. Öncelikli olarak Mescid-i
Aksa, fotoğraflarda gördüğümüz sarı kubbeli, etrafı Kanuni zamanında
çinilerle kaplattırılmış, ortasında Hz. Peygamber'in miraca çıktığına
inanılan kayanın bulunduğu bina değil.
Burası Kubbetus Sahra. Mescid-i Aksa ise Kubbetus Sahra ile aynı avluda
bulunan ve onun yaklaşık 300 metre önünde yer alan küçük kubbeli ama
genişliğine ve uzunlamasına oldukça uzun, üç sahanlı bir mescid. Mescid-i
Aksa esasında iki katlı. Cami kapısının yanındaki merdivenlerden alt kata
iniliyor. Alt katta geniş bir de kütüphane bulunuyor. İslami ilimlerle
ilgili eserlerin yeni baskılarını dahi burada bulmak mümkün.
Mescid-i Aksa'nın sol tarafında yer alan geniş avlunun altı da yine
merdivenlerle inilen ve oldukça fazla sayıda sütunlarla oluşturulmuş bir
bölümden oluşmaktadır. Burası da ibadet için kullanılmaktadır.
Dolayısıyla Mescid-i Aksa'nın bulunduğu alanı üç kat olarak düşünebiliriz.
Resimlerde görülen mescid, onun hemen altında yer alan alt kat, onun da
altında İsraillilerin açmış oldukları tünel.
Mescidin içinde iki şey dikkatimizi çekmekte. İsrailliler 1969 yılında
düzenledikleri saldırıda Aksa'nın el işiyle yapılan ve çivi kullanılmadan
inşa edilmiş kündekârî tarihi minberini parçalayıp yakmışlardı.
Filistinliler bunun yerine basit, derme çatma, profilden, yeşile boyalı bir
minber yapabildiler. Azametli camiye uygun düşmeyen bu basit minber hutbeler
için kullanılmaktadır. Mescid-i Aksa'nın hamiliğini üstlenmiş olan Ürdün
devleti çeşitli İslam ülkelerinden getirttiği ağaç işi ustalarıyla minberi
yeniden aynı ölçülerle yaptırmaktadır. Ustalar arasında dört Türk'ün de
bulunduğu ve uzun süredir çalışması devam eden minberin eylül ayında
bitirilmesi hedeflenmektedir. Bir an önce bitirilmesi Filistinlilerin de
bizlerin de en büyük temennimizdir. Çünkü Aksa'da duran palyatif minber
caminin manevi dokusuna zarar vermektedir.. |