* ŞİFALI BİTKİLER-Bitkilerle Tedavinin Tarihçesi-1 |
|
Dr. Adil ASIMGİL | |
Bitkilerde tedavi en eski iyileştirme yöntemlerinden biridir. İlk yazılı eser- lerde de bitkilerin hastalıkları iyileştir- mede kullanıldığına dair ipuçları var- dır. M.Ö. 3000 yıllarında Mezopotam- yâda yani Fırat ve Dicle nehirleri ara- sındaki topraklarda kurulan Sümerler, Akadlar ve Asurlulara ait medeniyet- lerde hastalıkların rahip hekimler tara- fından sihir, büyü, bitkisel ve hayvan- sal ilaçlarla tedavi edilmeye çalışıldığı Ninova tabletlerinden öğrenilmiştir. Tabii ki bu tedavi şekilleri arasında ço- ğunluğu bitkisel ilaçlar teşkil etmekte- dir. Anadolu ve Mezopotamya'da da- ha sonra kurulmuş olan Hitit uygarlığı hakkındaki bilgiler ise Boğazköy'de bulunan Hitit arşivinden çıkarılan tab- letlere dayanmaktadır. Buna göre Hi- tit'lerin hastalığı tanrının insanları ce- zalandırması olarak kabul ettiği ve bu- nun için de tedavide bitkisel ilaçlarla birlikte sihire de başvurdukları anlaşıl- maktadır. Bu dönemde Çin ve Hindistan'da da Mezopotamya uygarlığına paralel olarak bitkisel tedavide gelişmeler kaydedilmiştir. Hint yazar Rig Veda M. Ö. 2500'lü yıllarda 1000 şifalı bitki içe- ren bir eseri kaleme almıştır. Eski Mısır uygarlığı tıbbına ait bil- gilerimizin temeli ise M. Ö. 1550 yılla- rında yazıldığı tahmin edilen ve bir mumyanın bacakları arasında bulunan Eber papirüslerine bağlıdır. Yaklaşık 800 adet bitkiden bahsedilen belgeler- de, hastalıklarda ayinlerde ve mumya- lamada kullanımlarından bahsedil- mektedir. Bu papirüslerde en sık adı geçen bitkiler adasoğanı, ardıç, bano- tu, çiğdem, hardal, hint yağı, incir, centiyane, keten, safran, soğan, sa- rımsak, tarçın ve üzümdür. Firavun mezarları olan piramidlerin inşası es- nasında çalışan işçileri mikrobik has- talıklardan korumak için soğan ve sa- rımsak verilmesi ilginç bir özelliktir. Eski bir Mısır mezarından alınan bu duvar resminde, iyi plânlanmış bir bahçe örneği görülmektedir. Mezopotamya ve Mısır medeniyet- lerinden etkilenerek oluşan Yunan uy- garlığı sırasında tedavi ve bitkisel ilaç- lar hakkında çok önemli kitaplar yazıl- mış ve bu eserler senelerce Avrupa ve özellikle İslâm tıbbına temel teşkil etmiştir. Bu dönemde M.Ö. 1250'li yıl- larda Eskülap efsanevi bir hekim ol- muş, iki kız kardeşi Hygeia ve Pana- cea'nın yardımları ile bitkisel tedaviyi hastalarına uygulamıştır. Bu arada İs- tanköy'de doğan Hipokrat tıbbı, felse- feden ayırıp ilmi esaslara bağlaması ile önemli bir şahıs olarak tarihteki ye- rini almıştır. Bugün hâlâ tıp fakültele- rinde mezuniyet törenleri sırasında, |
öğrenimini bitiren doktor adayları Hi- pokrat'ın o tarihlerdeki yemininin çok benzeri bir yemin ederek diplomalarını almaktadırlar. Tıpla ilgili 150 kadar eseri bulunan Hipokrat 400 civarında bitkisel ilaçtan bahsetmektedir. Yine bu çağlarda bitkilerin insanlar- da yapmış olduğu etkiler büyü ile de sıkı bağlar içindeydi. Birçok bitki, gizli ve özel ayinlerde, büyü ve sihirde kul- lanılmak üzere tecrübeli toplayıcılar tarafından tedarik edildi. Ortaçağ İngiltere'sinde manastırların bahçelerinde tıbbî bitkiler yetiştirilirdi. Bu bitkiler arasında Ortadoğu'dan getirilen bitkiler de vardı. Roma ve Bizans uygarlıkları döne- minde hastalıkları iyileştirmeye pek gayret edilmediği görülür. Bunun se- bebinin de Tanrının işine karışmamak felsefesi olduğu düşünülmektedir. Bu- na göre Romalılar hastalığın tanrılar tarafından insanlara ceza olarak veril- diği kanaatindeydiler. Buna rağmen Bizans dönemine ait Dioscorides ve Galen isimli 2 ünlü he- kim mevcuttur. Dioscorides, Neron ve Vespasi- en'in ordularında hekim olarak Anado- lu ve Doğu ülkelerini gezmiş, tıbbi bit- kilerle ilgilenmiş ve elde ettiği bilgileri "ilaçlar bilgisi" isimli eserinde yayınla- mıştır. Bu önemli kitap ondan sonraki 150 sene tedavi alanında temel eser olarak kullanılmıştır. Eserin aslı elde mevcut olmayıp, en eski kopyası Viya- nâ da Avusturya Milli Kitaplığı'nda mu- hafaza edilmektedir. Bu kitabın M. S. 312'de Bizans imparatoru Anicius'un kızı prences Juliana'ya hazırlandığı bi- linmektedir. Romanın diğer meşhur hekimi Ga- len ise tedavi hakkında 50 kadar kitap yazmıştır. O dönemde hekimlerin im- paratoru ünvanını kazandığı iddia edil- mektedir. Bu zamandan İslâm uygarlığı'na kadar geçen süre tıp için karanlık bir çağ olarak kabul edilir. Bu dönemde bitkilerle tedavi bilgileri manastırlara düşmüş, eldeki eserler rahipler tara- fından kopya edilerek saklanmışlardır. İslâm uygarlığı döneminde İslâm hekimleri temelde Yunan ve Hint tıpla- rının bilgilerinden faydalanmış ve özellikle bitkilerle tedaviye çok önem vermişlerdir. Hem çeviriler yaparak eski bilgileri yenilemiş ve hem de ken- di buluşlarıyla çağın tıbbına önemli hizmetler vermişlerdir. Şimdi ünlü İslâm hekimlerinden birkaçı hakkın- da kısaca bilgi vermek istiyoruz. Bitkiler_Ana Menü Devamı >> |