Geçen sonbahar, Orta batıdaki büyük bir süpermarket
zincirinin 3000 çalışanına "Müşteri Sadakatini Kazanmak ve İşyerindeki Ruhu
Canlandırmak" başlıklı bir konuşma yapmam istenmişti.
Üzerinde durduğum fikirlerden biri "yaptığın işe
imzanı atmak"tı. İşyerinde bütün o eleman azaltmalar , yeni inşa
çalışmaları, bunaltıcı teknolojik değişiklikler ve stres karşısında her
birimizin kendimiz ve işimiz hakkında daha iyi hissetmenin bir yolunu bulmamızın çok
önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu yapmanın et etkili yollarından biri , sizi ,
sizinle aynı işi yapan bütün diğer kişilerden ayıracak bir şey yapmaktır.
İnsanlarla paylaştığım örneklerden biri , United Airlines'dan bir
pilota ilişkindi. Bu pilot , kabinde her şeyi denetimi altına aldıktan sonra ,
rastgele seçtiği birkaç yolcuya elyazısıyla yazdığı teşekkür notları
gönderiyordu. Birlikte çalıştığım bir grafik tasarımcıda müşterilerine
gönderdiği her şeyin içine şekersiz sakız koyar, böylece ondan aldığınız
hiçbir şeyi atamazsınız.
Northwest Airlines'da çalışan bir bagaj bekçisi, kendi imzasının
,müşterilerin bavullarından düşen etiketleri toplamak ve boş zamanlarında bunları
Northwest'i seçtikleri için bir teşekkür notu ile beraber müşterilerin adreslerine
göndermek olduğuna karar verdi. Ondan önce, düşmüş etiketler atılır giderdi.
Birlikte çalıştığım kıdemli bir yönetici, atacağı imzanın, bir çalışanına
hoşuna gitmeyeceğini düşündüğü bir not gönderirken notun kenarına bir kağıt
mendil iliştirmek olduğuna karar verdi.
İnsanların ruhlarını işlerine nasıl kattıklarına ilişkin birkaç
örnek verdikten sonra, izleyicileri Yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaya ve kendi
imzalarını yaratmaya davet ettim.
Süpermarket çalışanlarına hitap ettikten yaklaşık üç ay sonra , bir
akşamüstü telefonum çaldı. Arayan kişi adının Johnny olduğunu ve marketlerden
birinde kasada müşterilerin torbalarını doldurmalarına yardım ettiğini söyledi.
Ayrıca Down sendromu (*) olduğunu belirtti ve "Barbara, anlattıkların hoşuma
gitti!" dedi. Konuşma yaptığım günün gecesi eve gittiğinde babasından
kendisine bilgisayar kullanmayı öğretmesini istemişti.
Bilgisayarda üç sütunlu tablo yaptılar. Şimdi her akşam eve gittiğinde
bir "günün sözü" buluyor. Bulamadığı zamanda bir tane
"uyduruyor" Sonra bu sözü bilgisayarda yazıyor, birkaç tane çıktı
alıyor, onları kesiyor ve her birinin arkasına ismini yazıyor. Ertesi gün
müşterilerin torbalarını "zevkle" doldururken, her birinin torbasına
günün sözünden bir tane koyuyor ve böylece yaptığı işe imzasını
içten,eğlenceli ve yaratıcı biçimde atıyor.
Bu konuşmadan bir ay sonra marketin müdürü beni aradı. "Barbara
bugün olanlara inanmayacaksın" dedi. "Sabah markete gittiğimde Johnny'nin
kasasının önündeki kuyruk diğerlerinin üç katıydı! Bağıra çağıra etrafa
emirler yağdırmaya başladım:"Daha fazla kasa açın. İnsanları buradan daha
çabuk çıkarın!" Ama müşteriler "Hayır. Biz Johnny'nin kasasında beklemek
istiyoruz. Günün sözlerinden almak istiyoruz!" dediler.
Müdürün söylediğine göre bir kadın müşteri onun yanına kadar gelmiş ve
"Eskiden markete haftada bir gelirdim, ama şimdi buradan her geçişimde uğruyorum,
çünkü günün sözlerinden almak istiyorum" demişti. (Bunun alt düzey
çalışanlar için önemini bir düşünün) Son olarak bana markette en önemli kişi
kim biliyor musun? diye sordu. Elbette Johnny'ydi.
Aradan üç ay daha geçti ve marketin müdürü beni yeniden aradı." Sen ve Johnny
marketimizde büyük değişim yarattınız "dedi. Şimdi çiçek bölümündeki
bütün sapı kırık çiçekleri kullanılmayan yaka çiçeği
buketlerini yaşı geçkin kadınların yada küçük kızların yakalarına
iliştiriyorlar. Et paketleme bölümündeki elemanımız Snoopy seviyormuş ve 50,000
tane Snoopy çıkartması getirmiş. Her et paketinin üzerine bir çıkartma
yapıştırıyor. Hem biz hem müşterilerimiz o kadar çok eğleniyoruz ki!"
İşte işyerinin ruhu dediğimiz bu!
Ufuk Onen" <uonen@rt.net.tr>
(*) Normalde kromozom sayısı 23 anneden 23 babadan olmak
üzere 46'dır. Downlarda bu sayı 47 olmakta, bu da beden ve zeka gelişimini
etkilemektedir. Bu hastalığın halk arasındaki adı mongolizmdir. Çok sevecen ve
öğretilebilir bir karaktere sahiptirler. İçlerinde yürüme, konuşma zorluğu
çekenler olduğu gibi, johny gibi normale yakın olanlarda vardır. Henüz tedavisi
yoktur.. |