Thai Post gazetesinin yazarlarından Ahmet Bualuang ile yapılan söyleşi   - Adem Özköse
Ahmed Bualuang
Bütün yönleriyle PATANİ
014/03/2010 - 11:29
Tayland ile Malezya’nın sınır bölgesinde bulunan Patani’de bugün üç milyona yakın Müslüman yaşıyor. Bir zamanlar kendilerine ait bağımsız bir devletleri olan Patanili Müslümanlar 1902 yılında İngiltere’nin Patani topraklarını Tayland’a vermesiyle bağımsızlıklarını kaybetmiş. Bu tarihten itibaren Budist Tayland yönetiminin işgali altında yaşamaya başlayan bölge halkı son derece ciddi insan hakkı ihlalleriyle karşı karşıya. Patani’yi en iyi bilenlerden biri de Tayland’da yayın yapan Thai Post gazetesinin yazarlarından Ahmet Bualuang. Aslen Patanili olan Ahmet Bualuang’un bölge ile ilgili kaleme alınmış yüzlerce makalesi ve yayımlanmış sekiz kitabı bulunuyor. Şoförü ve sekreteri faili meçhul bir şekilde öldürülen Ahmet Bualuang Dünya Bülteni’ne bölgede neler yaşandığını anlattı.

Adem Özköse / Patani tarihinden bahseder misiniz? Patani bugüne kadar hangi evreler geçirdi?

Patani’nin tarihi milattan önceki yıllara kadar uzanıyor. Köken olarak Malay ırkından olan Patanililer Müslüman olmadan önce genel olarak Hinduizm’e inanıyorlardı. İslam Patani’ye ilk olarak 1200’lü yıllarda Yemen’den gelen Müslüman tüccarlar vasıtasıyla girdi ve kısa zamanda bütün Patani’de yayıldı. Patani Kralı Antira 1500’lü yıllarda Müslüman oldu ve Patani İslam Krallığı’nı ilan etti. Kral Antira ismini de Muzaffer Şah İsmail olarak değiştirdi ve Patani İslam Krallığı’nın ilk yöneticisi oldu. Patani İslam Krallığı iki yüz seneden fazla sürdü ve bu süre zarfında Patani’yi kırk ayrı krallar yönetti. Patani İslam Krallığı zamanında Portekiz’den, Hindistan’dan, Çin’den gelen insanlar Patani’de ticaret yapıyorlardı. Ayrıca Asya’daki birçok bölgeden Patani topraklarına gelen öğrenciler İslami ilimleri öğrenmek için buradaki medreselerde eğitim görüyorlardı. Kamboçya, Vietman ve Burma’da İslam’ın yayılmasında Patanili âlimlerin ve davetçilerin büyük etkileri oldu. Tarih boyunca Patanililerle Taylandlıların dedeleri olan Siyamlar arasında savaşlar gerçekleşti. 1700’lü yıllardan sonra Patani İslam Krallığı iç karışıklıklar ve Siyam saldırıları nedeniyle zayıf düştü ve Patani topraklarına Budistler hâkim olmaya başladı. Daha sonraki yıllar Patani İngilizler tarafından işgal edildi ve 1902 yılında İngiltere ile Taylandlılar arasında yapılan anlaşmayla Patani toprakları resmi olarak Budist hâkimiyetine girdi.

Adem Özköse / Patani halkı ile Tayland yönetimi arasındaki problemin temelinde ne var?

Tayland yönetimi tarihi olarak sömürgeci bir geleneğe sahip. Bundan dolayı Patani’yi ekonomik ve kültürel olarak sömürmek, bölgede yaşayan Müslümanları Budistleştirmek istiyor. Patani toprakları yeraltı kaynakları açısından çok zengin. Bölgede petrol ve değerli taşların çıktığı maden ocakları var. Tayland yönetimi Patani’yi işgal altında tutarak buradaki maden ocaklarından kendine büyük bir gelir sağlıyor. Patani toprakları pirinç, sebze ve meyve açısından da bereketli topraklardır. Bölgenin bu özellikleri Tayland yönetiminin iştahını kabartıyor.

Adem Özköse / Tayland yönetimi yüzyıldan fazla bir zamandır Patani’yi dini ve kültürel olarak sömürmesine rağmen Patani’de İslam kültürü ve dini yaşayış çok güçlü. Nasıl oluyor da Patani halkı Tayland yönetimi tarafından uygulanan asimilasyon politikalarından etkilenmiyor? Bölgedeki kültürel direnişin bu denli güçlü olmasının başat sebepleri nelerdir?

Patani’de güçlü bir ulema ve medrese geleneği var. Halk, ulemayı önderlik olarak görüyor ve ulemaya büyük saygı gösteriyor. Patanililerin tamamına yakını Pondok ismi verilen medreseler sayesinde küçük yaşlardan itibaren ulemaların eğitiminden geçiyor. Pondok medreselerinde eğitim gören öğrencilere hocalar eliyle milli kültür veriliyor ve medreselerde inşa edilen Patanililik kimliği kültürel asimilasyona karşı güçlü bir bariyer oluşturuyor. İslam kültürünün gücü sayesinde Budist Tayland kültürüne karşı getto oluşturan Patanililer işgale rağmen ayakta kalmayı başarıyorlar. Patani’de din değiştirme veya Budistlerle evlilik yapma oranı çok düşüktür. Bunun nedeni ise geleneksel değerlerine son derece bağlı olan bölge halkı bu tür eğilimleri olan kişileri dışlıyor. Patanililerin kültürlerini yaşatmalarında dil de önemli bir faktörler.

Adem Özköse / Patani üzerine araştırma yapan gazeteci ve gözlemciler Patani’de bağımsız bir devlet kurmanın imkânsız olduğunu, Patanililerin Tayland yönetimi altında yaşamayı kabul etmesi gerektiğini savunuyorlar. Hatta Malezya’nın devlet politikası da bu yönde. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Patani halkı ile Tayland halkı arasında dini, kültürel, dil ve tarihi olarak çok keskin farklar var. Patanililer İslam’a iman ederken Taylandlılar Budizm’e inanıyor. İslam ile Budizm’in evren, tabiat ve tanrı algıları birbirinden tamamen farklı. Patanililer Müslüman oldukları için İslam Patani’de kendine özgün bir kültür formu oluşturmuş. Budistlerin kültürleri, kendilerine ait ritüel ve gelenekleri Patani halkının kültür ve ritüellerine benzemiyor. Kültürel kaynaşma için dil bütün dünyada önemli bir faktördür. Taylandlılar Tayca konuşurken Patanililer Malayca konuşuyor. Ayrıca Patani halkının kendine ait spesifik bir tarihi var. Patani’de Malay İslam devletleri kurulmuş ve kırktan fazla Patanili hükümdar bu devletlerde yöneticilik yapmış. Aynı şekilde Taylandlılar da kendilerine ait güçlü bir tarihe sahipler. Dili, dini, kültürü, tarihi kendine özgün olan her ulusun devlet kurmaya hakkı vardır. Patanililer Taylandlılara göre nüfus ve güç olarak zayıf olsalar da kendilerine ait olan dil, kültür ve tarih nedeniyle bağımsız bir devlet kurmayı hak ediyorlar. Fakat Tayland güç, baskı ve askeri tedbirler kullanarak buna izin vermiyor. Ben Patani’de son Müslüman kalana kadar İslam kültürünün Budizm’e karşı olan direnişini sürdüreceğine inanıyorum.

Tayland yönetimi Patanili Müslümanlarla yaşadığı sorunları son erdirmek istiyorsa Patani’nin bağımsızlığını tanımak zorunda.

Adem Özköse / Patani’de genel olarak ne tür insan hakkı ihlalleri yaşanıyor?

Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de yaşananların tıpkısı Patani’de de yaşanıyor. 2004 yılının Nisan ayında Taylandlı askerler tarafından Patani’de iki saat içinde 108 insan öldürüldü. Bu insanların 32’si bir caminin içinde can verdi. Yine 2004 yılının Ramazan ayında 1300 Müslüman gözaltına alındı ve gözaltına alınan Müslümanların 28’i gördükleri işkenceler sonucu hayatlarını kaybettiler. Geçen yıl Hayrpaye köyünde Taylandlı ordusu tarafından desteklenen Budist milisler yatsı namazı vakti bir camiye girdiler ve caminin içindeki insanlara ateş açtılar. Bu olayda da 10 kişi öldü.

Adem Özköse / Bu insanlar niçin öldürülüyor?

Sadece Müslüman oldukları için öldürülüyorlar. Başka bir neden olduğuna inanmıyorum. Ayrıca Tayland yönetimi Patani’nin demografik yapısını bozmak ve Patani’yi Budistleştirmek için sistemli bir çalışma yapıyor.

Adem Özköse / Nasıl bir çalışma?

Başkent Bangkonk’tan getirilen Budistler vasıtasıyla Patani’deki Budist nüfusu arttırılmaya çalışılıyor. Bazı köylerde Budistlerin nüfusu Müslümanların nüfusunu geçmeye başladı. Son yıllarda Patani’nin birçok yerine askerler tarafından Buda heykelleri dikildi. Ayrıca köylere onlarca yeni tapınak inşa edildi. Tayland yönetimi Patani’deki ahlaki yapıyı bozmak ve bölge halkını asimile etmek için Patani’nin birçok yerine genelevler ve barlar açıyor. Bölge halkı Malay olmasına rağmen okullarda Tayca öğretiliyor. Eğitim dili Tayca olduğu için Patanili bütün çocuklar bu dili öğrenmek zorundalar. Bölge yeraltı kaynakları açısından da çok zengin; fakat halk fakirlik içinde yaşıyor. Çünkü yeraltı kaynakları Taylandlı ve Çinli şirketler tarafından sömürülüyor. Patani’nin yerli halkı askerlerin baskılarından kurtulmak için köylere ve ormanlara yerleşiyor. Şehirlerde ise zengin Budistler yaşıyor. Samçay isminde Patanililerin haklarını savunan bir avukat vardı. Tayland yönetimine bağlı askerler önce Samçay’ı kaçırdılar ve onu döverek tehdit ettiler. Samçay Patanilileri savunmaya devam edince Samçay’ı öldürdüler. Şu ana kadar Samçay’ın katillerinin kimler olduğu resmi olarak kamuoyuna açıklanmadı. Fakat Samçay’ı kimlerin öldürdüğünü bütün Patanililer biliyor.

Adem Özköse / Siz Patani’deki direnişçi örgütler üzerine de araştırmalar yapan bir gazetecisiniz. Bu örgütler hakkında genel bir değerlendirme yapar mısınız?


Patani’deki silahlı örgütler genel olarak bağımsızlıkçı gruplardan oluşuyor ve bu örgütler İslamcı bir ideolojiyi sahipler. 1960’lı yıllarda Patanili direniş örgütleri daha çok devrimci sol gruplardan oluşuyordu. Fakat zaman içinde Patani’deki direniş düşünce olarak İslamcılaştı. Tayland yönetimine karşı mücadele veren savaşçıların tamamı Malay gençler. Patani’de bugün birçok örgüt olmasına rağmen direnişte etkili olan gruplar: “Patani Birleşik Halk Cephesi, Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü ve Patani Mücahidleri Grubu”dur. 2004 yılından önce direniş eski gücünü kaybetmişti; fakat 2004 yılında yaşanan baskılar direnişi birden hareketlendirdi ve sadece bir sene içinde dört bine yakın direnişçi Tayland ordusuna karşı savaşırken hayatını kaybetti. Tayland ordusu da gerilla savaşı veren direnişçiler karşısında büyük bir zayiat verdi. Hatta İsrail ve Amerika’dan silah ve eğitim desteği almak zorunda kaldı. Patani direnişi kendi içinde birçok zaaflar barındırıyor. Bu zaaflardan biri de sesini dünyaya duyuramamasıdır.

Adem Özköse / Patanili direnişçiler herhangi bir ülkeden siyasi veya askeri destek alıyorlar mı?

Direnişçilerin arkasında herhangi bir devlet desteğinin olduğunu sanmıyorum. Çünkü direniş örgütleri bir devletten destek alsalardı şu anki durumlarından çok daha güçlü olurlardı. Tayland parlamentosunda Patanililerin haklarını savunan bazı Budist milletvekilleri de var. Fakat pek fazla güce sahip değiller.

Adem Özköse / Patanili direniş gruplarıyla Tayland hükümeti arasında görüşmeler olduğuna dair daha önceleri basına haberler sızmıştı. Bu haberler doğruysa görüşmeler hangi boyuta ulaştı?


2004 yılında Patani’deki zulüm artıp Patanililerin yarası genişleyince direniş de güçlendi. Öfkelenen insanlar direnişçilere desteklerini arttırdılar. Direnişin artması Tayland hükümetini bir hayli zora soktu ve hükümet direnişçilerden görüşme talebinde bulundu. Görüşmeler bazı dönemler Malezya bazı dönemler de Endonezya’nın aracılığıyla sürüyor. Fakat görüşmelerde şu ana kadar herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. Direnişçi örgütler Tayland cezaevlerindeki bazı önemli gerillaların serbest bırakılmasını istiyor; fakat Tayland hükümeti bu isteği kabul etmiyor.

Adem Özköse / Tayland’ın iç siyaseti ile ilgili de birkaç soru sormak istiyorum. En son Eski Tayland Başbakanı Taksin Cınawatra ile Tayland kralı arasında sorun çıkmış, ordu Taksin’i yönetimden uzaklaştırmıştı. Şu an Tayland’ın iç siyaseti ne durumda? Tayland’da niçin sık sık hükümetlere karşı darbe oluyor?

Aslı Çinli olan Taksin yedi sene başbakanlık yaptıktan sonra görevinden uzaklaştırıldı. Taksin Tayland’ın demokratik bir yönetime geçmesini istiyordu ve krala karşı bazı açıklamalar yapmıştı. Tayland ordusunun ileri gelen komutanları krala yakın isimlerden oluşuyor ve krala karşı olan her muhalefet ordu tarafından bastırılıyor. Kral da bunun karşılığında ordu mensuplarının maaşını hep yüksek tutuyor ve onlara bazı imtiyazlar sağlıyor. Şu anki Başbakan Apısıt Weshashıvat da krala yakın bir isim.

Adem Özköse / Taksin krala karşı olan muhalefetini sürdürüyor mu?

Taksin’in Tayland’a girmesi yasak. Bundan dolayı Dubai’de yaşıyor ve internet vasıtasıyla yaptığı konuşmalarda halkı krala karşı çıkmaya çağırıyor. Fakat bu çok zor; çünkü Taylandlılar kutsal anlamlar yükledikleri krallarına çok bağlılar. Tayland 62 yıldır şu anki kral tarafından yönetiliyor. Tayland’da krala karşı yapılan her hükümet muhalefeti darbeyle sonuçlanacaktır. Bu 62 yıl içinde onlarca hükümet krala karşı geldikleri andan itibaren ordu tarafından devrildi. Tayland’da bu durum artık bir gelenek haline geldi.

Adem Özköse / Dünya Bülteni/ Şam