Mahmut TOPTAS Ile Kur'an ve Tefekkür Üzerine...
 ALTINOLUK Dergisi
Subat 1998

Eger Kur’an’i Anlayarak Okuyabilseydik...

Altinoluk: Hocam Kur’an’in indirilis gayesini açiklar misiniz?
Mahmut Toptas: Indiren ben degilim. Indiren Allah (c.c) oldugu için indirilis gayesini de O
kendisi Kur’ani Kerim’inde bildirmistir. Ben Kur’an’dan bazi nakiller vereyim.
Kur’an, insanlari küfrün karanliklarindan imanin aydinligina çikarmak için (Ibrahim 1), insanlik
ailesinin adalet içinde yasamasi için (Hadid 25), Allah’in gösterdigi dogrultuda hükmetmek için (Nisa
105), daha önce indirilen kitaplardakileri dogrulamak için (Maide 48), insanlari en dogru yola iletmek
için (Isra 9), bizim zikrimiz, sanimiz, serefimiz olmasi için (Zuhruf 44) indirilmistir.
Altinoluk:Kur’an bütün insanlar için inmistir. Herkes Kur’an’i anlayabilir mi?
Mahmut Toptas: Kur’an, Allah’dan gelen bir kitaptir. Bir feylesofun kitabiyla, bir sairin
kitabiyla, bir hukukçunun kitabiyla kiyas yaparak akil yürütmeyelim.
Gönlünü ve kulagini Kur’an’a açan herkes Kur’an’dan birsey alir. Günes, Allah’in ayetlerinden bir
ayettir. Günese bakan her çiçek ondan nasibini alir. Bir kayanin arkasinda, bir çinarin gölgesinde
kalan bitkiler az da olsa nasibini alirlar.
Bülbül milyonlarca girtlak nagmesiyle gülüne ne diller dökerdir ama biz anlamayiz. Anlamayiz
diye bülbül sesinin güzelliginden uzak durmayiz; hayran hayran dinleriz. Kur’an-i Kerim anlasilmak
için indirilmistir. Kur’an’da geçen yüzlerce ta’kilûn, ya’kilun, ta’lemûn, ya’lemun, yetedebberun,
tetefekkerun, yetefekkerun, yefkahûn kelimeleri Kur’an’in anlasilmasini istemektedir.
Anlasilmadan okunup zevk alinan tek kitap Kur’an’dir. Dünyada anlasilmadan zevkle okunan
ikinci bir kitap yoktur. Bildiginiz harflerle yazilmis yabanci dilden bir kitabi okumayi deneyin.
Okuyamazsiniz. Her ay hatim indiren babaniz veya annenizden bu yabanci dildeki kitabi okumasini
isteyin. Bir satir okur ve birakir. Ama her ay hatim inen müslüman gül koklar gibi, ay isiginda yürür
gibi, dost yüzüne bakar gibi, Hak dostun kelamini can kulagiyla dinler ve bir tatli huzur alir Kur’an
ikliminden.
Altinoluk:Ya bir de anlayarak okuyabilsek...
Mahmut Toptas: Biz gülü koklar ve zevk aliriz. Bülbül ise hem koklar, hem anlar ve o gül
ugruna bagrini dikenler kana boyasa aldirmaz. Okumakdan zevk aldigimiz Kur’an’i bir anlasak
yerimizde duramazdik. Mekke’den Medine’ye kosan, Medine’den Kudüs’e kosan, Kudüs’den
Istanbul’a kosan sahabe gibi yerimizde duramazdik. Kur’an ayetlerine bakarak cehennemi görür gibi
(Tekasur 6) cenneti koklar gibi (Muhammed 6) bir hale gelseydik Yeltsin, Clinton, Netanyahu gibi
zalimlerin önüne geçer, cehenneme giden yollarini cennete çevirmeye çalisirdik. Divanda, dergâhda,
barigâhda, meclisde ve meydanlarda Kur’andan baska ses olmazdi.
Altinoluk:Kur’an’i anlamak için ne yapmak lazim?
Mahmut Toptas: Bir Amerikalinin siyasetine hizmet etmek, ticaretinden arta kalanlari
toplayabilmek için ana okulundan ünversite sona kadar ingilizce ögrenen, bu konuda agzini
doldurarak, avurdunu sisirerek Ingilizce ögrenmenin özelliklerini ve güzelliklerini anlatan, anlatanlari
hayran hayran dinleyen insanlarimiz, iki dünyamizi da mutlu edecek olan Kur’an-i Kerim’in dilini de
ögrenmelidirler.
Altinoluk:Ya ögrenemezlerse?
Mahmut Toptas: Ögrenenler içinden Allah’a ve Rasûlüne gönülden baglanan, Allah’in
Kur’aninda razi oldugunu bildirdigi (Tevbe 100) muhacir, ensar ve onlari iyilikle takip edenleri seven,
müminlerin yolundan (Nisa 115) ayrilmayan, Allah’in ayetlerini okudukça benlik putunu eritip Allah’a
kul olmakta izzeti ve hürriyeti gören insanlarin tefsirlerinden yararlanirlar.
Altinoluk:Tefsir veya tercemeye Kur’an denebilir mi?
Mahmut Toptas: Bundan birkaç yil önce Istanbul’da Uluslararasi Tercümanlar Kongresi yapildi.
Diller arasi tercemedeki sorunlar görüsüldü ve tercemenin hiçbir zaman aslinin ayni olmadigi görüsü
benimsendi. Sekspir’in Hamlet’i birçok insan tarafindan terceme edildi. Her mütercim öbürlerinin
eksigini, fazlasini anlatarak basladi tercemeye.

Istanbul’daki çesitli kolejlerde Ingilizce dersleri veren Amerikali bayana kelime-i sehadet
getirdiginde Ingilizceye Yusuf Ali’nin çevirdigi Kur’ani Kerim’i vermistim. Ama bu hanimefendi
kolejlerde Ingilizce ögretirken kendisi Kur’an’in aslini okumayi ögrendi.
Bu Ramazan ayinda bir iftar yemegi için evime davet ettigimde duvarda asili duran, dedeme ait
Osmanli Devleti’nin verdigi nüfus cüzdanini okudugunu görünce "hayrola bu ne güzel bir gelisme
dedigimde" "Kur’an’i indigi dille okuyabilmek için ögrendim" dedi.
Iftardan sonra uzun süren sohbet esnasinda kendisinden "Ak akça karagün içindir" ata sözümüzü
ingilizceye tercümesini rica ettim. O da: "White money is for black days" diye tercüme etti.
Ben "Akça" kelimesinin osmanlida para birimi oldugunu gümüs paralar için söylendigini,
gümüsün beyaz oldugunu, beyazligin karanligin ziddi oldugunu, beyazlik gelince karanligin
gidecegini, "Ak" kelimesiyle bu kara günlerde bizi aydinlatacak paranin anamizin ak sütü gibi helal
olmasi gerektgini yoksa kara para biriktirenlerin kara günlerinde kara paralarinin fayda vermedigini,
kumarhaneler kiralina kara paranin aydinlik getirmedigini, kara paranin borsaciyi arabasinda
yakilirken kurtarmadigini, kara günlerde anamizin ak sütü gibi helal paralarin bize faydali olacagini
anlattim ve "simdi yeniden tercüme et" dedim. Dedi ki "beyazin karsiligi white kelimesidir. Senin
açikladigin anlamda "Ak" kelimesinin Ingilizce karsiligi yoktur. Ingilizcede "yikanmis para" ta’biri
vardir ama onun da asli haramdir, fakat kanuna uygun hale getirilmistir dedi.
Bir atasözünün bile tercümesinde aslin yerini tercüme tutmazken her asrin insaninin ihtiyacina
cevap verecek sekilde indirilen Kur’an’in tercümesi aslin yerini nasil tutsun?
Tefsirciler Kur’an’in mânâ denizinden kendi kovalari kadar alirlar. Kovanin üstündeki saman
çöpünün üzerine çikip "iste okyanus, iste dünyanin en büyük gemisi, iste en büyük kaptan benim"
diyen karinca gibi kimse kendi kovasini gösterip bundan baskasi yok demesin. "Her bilgi sahibinin
üstünde daha âlim biri vardir." (Yusuf 76)
Allah (c.c) her derdin devasini da indirmis. Lokman Hekim, Hipokrat, Ibni Sina ve çagimizda tip
sahasinda çalisanlarin hepsi kendi çaginin hastaliklarina bu tabiata Allah’in indirdigi ilaçlari bularak
doktorluk yapiyorlar. Çagimizda bir doktor çikip "biz tabiatin kesfini tamamladik bundan sonra
açiklanacak bir sey kalmadi" demiyor. O arastirmaya ve kendinden sonra geleceklerin önünü açmaya
devam ediyor.
Iste Allah’in ayetleri de her çagin sorunlarina göre çözümleri kendinde tasimaktadir.
Altinoluk:"Eline Kur’an Meali alip Kur’an’dan baska kitap tanimayiz" diyenler hakkinda ne
dersiniz?

Mahmut Toptas: Ben birsey demem. Hz. Ali’nin dedigini tekrarlarim; Hariciler Hz. Ali’nin
devletine baskaldirdiklarinda "Kur’an’dan baska hakem kabul etmeyiz" demislerdi.

Hz. Ali de: "Batil kasdedilen hak söz" diye cevap vermisti. (Bak Serahsi, Mebsud 10/125)
Hayizli kadinin namaz ve orucu ile ilgili ilk yaygarayi yapanlarin Hz. Ali’nin kiliç artigi Haruriye
oldugunu Buhari, Hayiz 20, Savm 41; Müslim, Hayiz 698, Hadis no 335; Ebu Davud, Taharet 104
Hadis no: 262; Tirmizi, Taharet 97 Hadis No: 130; Nesai, siyam 64 Hadis No: 382; Ibni Mace, Siyam
13 Hadis No: 631; Ahmed, Müsnet 6/231; Daremi vuzu’ 102 hadis kitaplarimiz haber veriyor. "Bu
günesin altinda söylenmedik söz kalmadi." Sekizbin askeriyle Hz. Ali’ye kiliç çekenlerin o sapik
görüsleri bizim hadis ve fikih kitaplarimizda ancak iki üç sahifenin kirlenmesine sebeb olmustur.
Günümüzde hadislere saldiranlar onlar kadar da olamaz. Allah, Resûlünü korur (Maide 67)
Altinoluk:Günümüzde zihinleri bulandiran sözler söyleyenler, Müminlerden uzaklasip
baskalariyla dost olanlari yorumlar misiniz?

Mahmut Toptas: Peygamber efendimizin sairi Hassan’in divanindan bir misra: "Ve bahri lâ
tükeddiruhüd-dilaû= Gönül denizimi hiçbir kova bulandiramaz." Kur’anin "siraci münir" isik saçan
kandil, nur diye isimlendirdigi peygamber efendimizin arkasinda Kur’an’in aydinliginda hangi kara
sinegin kanadi yolumu karartabilir?
Müminlerden uzaklasip baskalariyla dost olan insanimiz yok bizim. Ancak avci güvercinlerimiz
vardir. Avci güvercinler kendi evinden, asiyanindan ayrilir. Baska güvercinlerle havada takla atar ama
uçus istikameti kendi evi ve asiyani olur. Öbürlerini de getirir.

Babasinin cenaze namazini uzakdan abdestsiz seyreden baylar simdi bize, "kadinlar niçin cenaze
namazi kilmazlar?" diye soruyorlar. Bu iyi bir gelisme.
Sirtina besyüz tane hüma kusu yuvasini yüklenip menzili maksuduna varmak için mayinli tarladan
geçmekte olan bir kardesim mayinlari döseyene müdara yapiyorsa, her mayin yerini bildirene bir
madalya, plaket veriyorsa ben ona kizar miyim? Niçin kosmuyorsun, atlamiyorsun der miyim?
Yüz metre engelliyi kosan bir kosucu maratonu kosana "niçin atlamiyorsun, ziplamiyorsun"
demez. Bize ikisi de lâzim, iki bini de lâzim.

"Ama hocam yildizim barismiyor filan adamla" diyen arkadasima: Anne yavrusu için canini verir
ama eger kan grubu tutmuyorsa kanini veremez.
Biz de dostlarimizi iki gruba ayiracagiz. Can grubumuz tutanlar ve tutmayanlar. Her ikisi de bizim
dostlarimizdir. Biriyle can grubumuz tutmadigi için can sohbetleri yapamayiz ama onun davasi için
canimizi veririz diyorum.
Altinoluk:Hocam 1997 hep Islâm’in konusuldugu yil oldu. Bu sene durur mu devam eder mi?
Mahmut Toptas: 1997 yilindaki aleyhde konusmalarin sonucunu gördük. Bu millet batiya inat
yilbasi etkinliklerinin defterini dürdü. Bütün televizyonlar camilerin dopdolu oldugu haberini verdi.
Aleyhde konusmalar lehde konusmalari ve arastirmalari zorluyor. Haber koordinatörleri bu incelikleri
bilirler. Aleyhde program hazirlar agasindan parayi alir ama bu aleyhde programin lehe dönüsecegini
iyi bilir ve Kibleye kuzey kutbundan dönmenin huzurunu yasar.
Altinoluk:Tesekkür ederiz Hocam.
Mahmut Toptas: Ben tesekkür ederim.