Filistin Hamas Örgütü'nün Manevi Lideri Şeyh Ahmed Yasin ile...
“İsrail’le Savaş Olsun Diye Savaşmıyoruz..”
Filistin’de
işgalci İsrail’e karşı en etkin direnişi gösteren
örgütlerden biri olan Hamas’ın mânevi lideri Şeyh Ahmed
Yasin geçen ay bir dizi görüşmelerde bulunmak üzere
Ortadoğu ülkelerini ziyaret etti. Tahran’da bulunduğu
sırada el-Alem dergisinin sorularını cevaplayan Hamas’ın
mânevi lideri Şeyh Ahmed Yasin, İsrail, Batı ülkeleri ve
Filistin sorununa çözüm getirmeyi hedefleyen barış
görüşmeleri hususunda oldukça çarpıcı açıklamalarda
bulundu. Bu mülâkatın geniş bir özetini veriyoruz. İlginizi
çekeceği ümidiyle...
- ABD ve Batılı ülkelerin öncülüğünde yürütülen
görüşmelerin Filistin sorununa bir çözüm getirebileceğine
inanıyor musunuz?
Ahmed Yasin – Bu, Filistin sorununa çözüm getirmeyi
hedeflediği ileri sürülen görüşmelerin ilki değil. Bundan
önce de defalarca yapılan ve hepsi de başarısızlıkla
sonuçlanan görüşmeler zincirinin bir diğer halkası. Ben bu
görüşmelerden de bir sonuç çıkmayacağı kanaatindeyim.
Çünkü ABD temiz bir barışı arzulamıyor, sürekli
İsrail’in lehine çalışıyor. Görüşmelere ev sahipliği
yapan İngiltere ise Filistin halkının bugün içinde
bulunduğu sıkıntının bir numaralı müsebbibidir. Onlar
yerleştirmişlerdi İsrail’i topraklarımıza. İsrail’i
kuranlardan ve onu her ortamda koruyanlardan neler bekleyebiliriz
ki? Ben onlardan hiçbir şey beklemiyorum.
- Şayet İsrail işgal altındaki Batı Şeria’nın
%13’ünden çekilmeyi kabul eder ve görüşmeler sonunda
başarıya ulaşılıp olumlu bir netice elde edilirse
Hamas’ın tutumu ne olacak?
Yasin – Efendim hangi başarıdan bahsediyorsunuz? Evet ben de
başarıya ulaşılmasını istiyorum. Ama nedir bu başarı?
Topraklarımız İsrail’in işgali altında. Filistin halkı
hâlâ bir şehirden diğerine gitmek için İsrail’den izin
almak zorunda. Filistinli Mısır’a, Ürdün’e gitmek için
İsrail’den izin olmak zorunda. Hatta balık avlamak için bile
İsrail’den izin almak zorunda. Neresi başarıdır bunun? Her
gün evlerimiz yıkılıyor. Her gün çocuklarımız,
gençlerimiz, yaşlılarımız acımasızca öldürülüyor.
Nasıl başarı ve ilerleme bu? İsrail’in işgal edilmiş
toprakların %5’inden, %10’nundan veya %15’inden çekilmesi
başarı olarak mı nitelendiriliyor? Tüm Filistin İsrail’in
eline geçmiştir. Batı Şeria’nın %60’ında kalmaya
niyetliler, Kudüs’ün ilelebet başkentleri olacağını
açıktan açığa ilan ediyorlar. Başarı mıdır bu? Bize ne
kalıyor? Barış görüşmeleri diye nitelendirdikleri şey
Filistin halkını tahkir etmekten hatta İslâm âlemi ve tüm
dünya ile dalga geçmekten başka bir şey değildir. Ortada
olan barış değil, teslim olmaktır...
- Efendim bildiğiniz gibi Yaser Arafat İsrail’in işgal
altındaki topraklardan %13 oranında çekilmesine razı oldu.
Oysa, Oslo görüşmelerinde İsrail %40 oranında çekilmeyi
kabul etmişti. Siz bu tavrı, özerk yönetimin Netanyahu’yu
katı tutumundan döndürebilmek için uyguladığı maksatlı
bir yumuşama olarak mı, yoksa Filistin lideri Arafat’ın,
ılımlı lider imajını teyit etmek için uyguladığı kendine
has politikası olarak mı görüyorsunuz? Malumunuz batı
dünyası Yaser Arafat’ı mutedil liderler sınıfına sizleri
de aşırı radikaller sınıfına sokmaktalar.
Yasin – Önce şunu sormak gerek. İsrail şimdiye kadar
Birleşmiş Milletler’in hangi kararını uygulamıştır?
Dünya devletleriyle imzaladığı hangi anlaşmaya tam sâdık
kalmıştır? Havaalanı, liman sözü vermişlerdi yerine
getirdiler mi? Batı Şeria’nın %40’ından çekileceklerdi,
çekildiler mi? Binlerce Filistinli esiri serbest
bırakacaklardı, bıraktılar mı? Filistin yönetiminin lideri
Yaser Arafat İsrail karşısında tüm gücünü kaybetmiştir.
İsrail’den istediğini kopartabilmek için elinde hiçbir
silâhı kalmamıştır. Bütün kartları kaybetmiştir. Şayet
İsrail’in %10 oranında çekileceği söylenirse ne yapabilir?
Kabul etmekten başka seçeneği yoktur. Arafat her şeye razı
oluyor. Şayet Arafat %13’lük çekilmeyi kabul etse yarın
İsrail “Hayır %7 oranında çekileceğiz” diye
diretecektir. Ona da razı olsa bu sefer “%5 oranında
çekileceğiz” diyeceklerdir. İsrail’in Arap dünyasına
karşı sürekli uygulayageldiği tavrıdır bu. Bu yüzden bizim
Yaser Arafat’a ve özerk yönetime tavsiyemiz bir an önce
hesaplarını yeniden gözden geçirmeleri ve tavizler
silsilesine derhal son vermeleridir. Çünkü İsrail’in
yerleşim birimleriyle kuşatılmış bir yerde, Kudüs’süz,
göçmenlerimizin ve yurt dışında bulunan Filistinliler
vatanlarına dönmeden ve tam bir hürriyet ortamı kurulmadan
devletimizi kurmamız mümkün değildir.
İsrail, topraklarımız üzerine dilediği gibi vatandaşları
için yerleşim yerleri yapıyor, şehirlerimizi, köylerimizi
dilediği gibi parselliyor. Düşünebiliyor musunuz
ayaklarımızın altındaki su bizim değil. O bile Yahudilere
ait. Onların kullanımında. Kuyu açmak veya o sudan kullanma
hakkına sahip değiliz.
Radikallik mevzuuna gelince. Daha önce de söylediğimi yine
tekrar etmek istiyorum. Şayet, işgal gücüne karşı direnmek
radikallik oluyorsa, tüm dünya şahit olsun ki en radikal kişi
benim. Ülkesi, kendi mülkü ve hakkını almak için mücadele
eden radikal oluyorsa en radikal kişiyim. Şayet Kudüs’ü
isteyen radikal oluyorsa ben en radikal kişiyim. Benim bütün
söyleyeceğim bu, hiçbir şeyden korkumuz yok. Radikal,
başkalarının topraklarını gasp edendir. Radikal, kadın,
çocuk, yaşlı demeden insanları öldürenlerdir, onları
evlerinden yurtlarından sürgüne yollayanlardır. 4 milyon
Filistinli vatanlarının dışında, 3.5 milyonu da işgal
altında yaşıyor. İşte radikallik budur...
-Bazı batılı medya organlarında çıkan haberlere göre ABD
yönetimi ile bir diyalog kurma çalışması içersinde
bulunuyormuşunuz. Nedir efendim bu haberin doğruluk derecesi?
Yasin – Efendim, bizler Filistin sorununu ve işgalci
İsrail’in zulmü altında inleyen mazlum halkımızın
mağduriyetini anlatabilmek için tüm dünya ülkelerine elimizi
uzatıyoruz. Bizler terörist değiliz, herkes ile görüşmeye
açığız. Herkes bilsin ki bizler sırf savaşmak için
savaşmıyoruz. Bizler Yahudilerle onlar Yahudi diye
savaşmıyoruz. Biz onlarla topraklarımızı gasp ettikleri ve
halkımızı vatanından sürdüğü için savaşıyoruz. Bizler
hakkımızdan ve topraklarımızın en ufak zerresinden dahi
taviz vermeden dâvâmızı anlatmak için İsrail hariç her
devlet ve her çevreyle diyalog kurmaya varız.
- Son olarak sizce ABD’nin İsrail’i bu denli kollamasının
sebebi ne olabilir?
Yasin – Öncelikle şunu bilmek gerek. Bugün Amerika
İsrail’in siyasetine hizmet eden bir konuma gelmiştir. Belki
niçin diye sorulabilir? Ben de bugün Amerika yönetimini elinde
bulunduran kişilere bir bakalım derim. Başkan Yardımcısı Al
Gore Yahudi. ABD Savunma Bakanı Kohen Yahudi. ABD Dışişleri
Bakanı Madeleine Albirght Yahudi. ABD’nin Ortadoğu sorumlusu
Dennis Ross Yahudi. ABD Kongresi’nin büyük bir bölümü
Yahudilerden müteşekkil. O halde ne bekleyebiliriz bu
Yahudilerden? ABD siyaseti şu anda İsrail’e mahkûm
durumdadır.
Yahudiler ABD’yi İsrail’e boyun eğmek zorunda
bırakıyorlar.