CİLA KÜL VE KEFEN |
I nerde bir boş tarla bulsalar koşup oraya mabetler dikmek için yine de makbuzlar bastırılır pullar satın alınır bu cüzdanlar biletler kimlik kartları nasıl da sağlam onaylatılmış olur nasıl da hıfzedilir koyunlarda uçmuştur avuçlardan bir kez ah, nerde kaldı bütün bu çıbanları iyileştiren ecza nerde kaldı şimdi dünyanın derin, yaralı bir azası gibi kendini eyyuba benzetmek için sahte sabır taşlarına çarpanlar başlarını II Allahım dayanılmaz birşey görüyorum herbiri bir köşesinde kentin bizimkiler piyango satıcıları. namazı üniformalı kasketleriyle kılıyorlar yahut simsiyah sakallı seyyarcılar olarak başları derde girince belediyeyle koşuyor doluşuyorlar cami kıyılarına ince çubukların ucunda oyuncak bayraklar gibi diyanetleri daha gözleri açılmamış bebelere renkli şekerler satıyorlar. kafam kamaşıyor birçok şeyden bu gelen aydınlık değil sanki cilâ bazı cumalar ondan parlıyor ondandır öğretmiyor ürpertiyor bazı gazeteler loş kuytularda nemli koridorlarda sabahlayan çocukları. çoktandır dev ayaklarını toprağa gömmüş bu selâtin (sultanların yaptırdığı) yapıların süsü yaşlı, boyalı bir kadını andırıyor magazin mecmualardan kesilmiş bir yaprak gibi öyle mahzun ve öyle yabancı ayrı kurtlar kemiriyor içini herbirinin ayrı korkuları yaşıyorlar anbean kimi bir ölünün toprağına bağlayıp umudunu hazreti İsa'yı beklerken Mehdi diye kimi düşlerinde çıkagelen Hızır'la uğraşıyor kimi cebinde günaydın gazetesi ağzı oruçlu kiminin destan oluyor abdest alarak saygı duruşu bütün cenazeleri kaldıran onlar bütün mevlidleri dinleyen onlar ve onlardır bütün mumları yakan muskalar masklar gözboncukları manevî sermayeler taşıyan ve nasıl yaklaşıyorlar birbirlerine bir hükûmet bildirisi duyunca özgürlüğe ve demokrasiye dair. Allahım, nasıl dayanılır, kıyam durulur şehrin kirlenmiş toprağında hergün bir başkasmı görüyorum kafam kamaşıyor bazı şeylerden. III bürün bürün başkalarının kefenine yaşa, hep bir başkası olarak yaşa durmadan bir başkası olarak görün şu halk sözcüğü meselâ nedir gecenin ilerlemiş vaktinde ne arıyor hafızamda ve hanginiz halktır arkadaşlar ve yönetmek için kendi kendinizi kimdir sizi halkeden (yaratan) millet'tiniz ne güzel siyahlar sarı ırklar beyaz kırmızı tenler ansızın halk oldunuz "on yılda onbeş milyon" kırıla kırıla bitmeyen kavgalarda ansızın halk oldunuz düştü kasketiniz öne gayrı bakıverseniz hangi yöne "demir ağlarla örülmüş bir vatan" düdüklü polisler trenciler kültür yuvaları halkevleri balolar çok eskiden giyinmiştiniz oysa bu tulûat kefenini kim ne derse desin kim savunursa savunsun geçmişinizi kendi ellerinizle bozdunuz kendi güzelliğinizi benimse söylemekten başka çarem kalmadı bu çömelmenin ilâcı bulunur yine de kendi cevherinizde haydi başkalarının kefenine bürün yaşa, kendin olmayarak durmadan bir başkası olarak görün aklım kamaşıyor benimse "ağaç kökünü kemirmek kadar zor" bu yalnızlık kabuk mu bağlıyor halkın hayır milletin yüzü bulsam küçük bir alâmete rastlasam bütün bu yaraların iyileşmesine dair kalemlerimi sevinçle kırıyorum kalbim kamaşmıyor bir daha. |