ÇEÇENLERİN FERYADI. |
Talihsiz
günümdeyim, dünya yine karardı, Nice asırlar var ki gelmiyor zulmün ardı. İnsafın gözü kuru, vurur
kâfir-i gaddâr, Bu öyle bir sırtlan ki,
vicdanı bilmez sızı, Korkmadı Yüce Hak’tan,
bakmadı gözde yaşa, Zulüm ve canavarlık
zannetmeyin hız kesti, Bacaklar kollar kopmuş,
kemikler küme küme, Bu vahşeti gördükçe semalar
ve zeminler, Gövdeler pâre pâre, gözlere
girmiş mermi, Bu nice dünyadır ki, hep
feryat, hep zâr bana? Aklım almıyor bunu, yandı
beynimin zarı, Kirli eller zulmünü
alkışlamada rus’un, Ah o gam değirmeni nice
başları ezdi; Kalbimdeki îmân’a bütün
kini ve hışmı, Eyvah! Bir faydası yok, ne
dedimse başlara, Ölmüş müdür, ah nedir,
bilmem insan âlemi? Yürekler taştan katı, gözler
kum dolu kuyu; Sanki bir kovboy filmi
seyretmededir beşer, Ben Muhammed yetimi, ben Şâmil
garibiyim, Kimi petrol ağası, kimi
karun’dan zengin, Nerde Ebû zer aşkı, nerde
Sıddîk vefası? Unutulmuş öteler, beşer
dünyaya müştak, Artık kâr etmez mal mülk,
kâr etmez sîm-ü zeheb, Kardeşim doğranırken bu oyun,
eğlence ne? Kim kaldırır ölümü, kim
siler gözyaşımı? İnsanın cinnetinden hep
değişti kara, ak; Gönül dağıma ateş,
ocağıma kor düştü, Tek yürek taşıyamaz, gamım,
elemim büyük; Nasıl feda ederim, ben
hürriyet nurumu? Ey Ulular, bir nefes, bir himmet
edin bize; Şimdi gayret günüdür, şimdi
vefa zamanı, Gözler var mil çekilmiş,
gönüller var gecedir; Yâ Rabbi, kahra uğrat,
düşmanları cem etme; Lütfunu yoldaş eyle, bir
yuvasız kuş etme, Âdem, Havva, Şit ve Nuh;
Mîrac’taki sır için, Hayırlı kapılar aç,
kurtuluş beratı ver, Sen Hâlık’sın Allah’ım,
ben âciz bir yaratık; |