ARDIÇ GÖLGELERİ |
Rüzgarlardan sözcükler çekip aldım, Dizeledim, mısraladım, Seni beynimin köylü yanından, Seni beynimin varoşlarından çaldım. Şerh düşülmemiş hayatlardan geçerek, Geçerek kıyalar, kıyınçlar, varsamlar, Günşehrinde bebelerin çığlığına tutunduk. Tutunduk fırtınaya tutulmuş mayısın sancak kısmında, Kıyıya vuran balıkların intiharına, Ve izbe kentlerin pörsük ihtilal sancıları arasında, Keyfimize sataşan yağmuru da buyur ettik aramıza, Saframızda katıksız sevda şiirleri, Harfler taşıdılar sâkiler. Yusufa uzak düşler kurardık akşamları, Adın olurdu yıldızların oynaştığı kar taneleri, Koygun bir türkü olurdu, Su kesmiş çocuk gözler, Hafakan biteviye kösnücül gülüşler, Daha güneş haymemize değmeden, Bir yalnızlık olup birikirdi alnımızda. Ağdıkça şiirler heybemizden... Bir günah yağmuru altında başlamıştı, Bir tevbe sağnağı altında bitmeli bu aşk. Biraz isyan bu sevdada, biraz aşk, Göğün göğsünde gizli esinli adın, Ilgım değil bu, koca derya içinde yangın, Bu sevda ki akla ziyan Yaman çağında insanın. Biraz isyan bu sevdada, biraz aşk, Bir günah yağmuru altında başlamıştı, Bir tevbe sağnağı altında bitmeli bu aşk. Ey sesimin yabancısı, Yüreğimin sancılı yanı, Gelişini turnaların kanadından anladım, Bir de baharın başlamasından. Seni akşamları Murat'a ağışından, İffetli yaşmağından tanırım, Sana yalnız şu sayrılı çocukların adını soracaktım. Alnındaki çizgiler, Toprağımın karabahtlı kaderinden kalmadır. Gözlerinin sessizliği devrimleri anlatır, Suskun toprağın üstünde kırlangıçlar, Devinmeye hazır dağların ardında kahır, Sevdaların alnında, Adımız vardır. Ağdığı yeri ıslatamayan yağmur, Seni hatırlatıyor, Yağmurun korkusuyla rüzgarlaşan çocuklar, Karanlık cümlelerle durgunlaşan İçimdeki gömülü tabut Seni hatırlatıyor, Erken açan badem çiçeklerini, Yüzündeki aşk günlerinden kalma efsunlu bulut Seni hatırlatıyor Buğdayların lohusalık çağında, Geceleri harmanda dolunayla söyleşi, Ay ışığının kurşuni bir hevesle Başaklara şehvetli dokunuşu, Çocuk ağzıyla ağlayışı bir haydutun. Aşk; gözlerin kadar kara Sözlerin kadar durgun, Gözlerini karanlıktan utandır, Gözlerini aydınlık seviyorum... Eşkıyalar iner gibi dağlardan Yırtarak çeperini Fırat geçer ruhumdan Seni sensiz yaşamaktan usandım Usandım hayal meyal çocuksu Yurtsuz kuşlar şefkat umar sesinden Seni sensiz yaşamaktan usandım Benim okyanus gibi bir yüreğim yok Azizlerin rüyasını yormadım Sana yalnız şu sayrılı çocukların adını soracaktım. Toprağın ölümüyle dirileşen çocuklara Annelerin ıslak gözlerinden kartopu devşir Hasta dünyanın irinli eteklerinden Sevdalar indir diye Ey sesimin yabancısı Yüreğimin sancılı yanı Sana bir sayhanın ortasından sesleniyorum Gözlerinde saklı yağmurları uyandır Gözlerini ıslak seviyorum. Dargın eller kadar küs kokuyor yanağım Bende bitmeyen çocukluğum Yeniden yaşlanıyor Arzda cennet ararken kendine yalnızlığım Terk ediyor günahlı gövdemi Bir korkuluk gibi hoyrat bir boşluğa Ey sesimin yabancısı Yüreğimin asude yanı Kırılgan duygular ardına saklıyorum seni Seni gizlenmiş sevdaların içine En ağlamaklı günlerini yaşıyor dışarıda nisan Duygudur işte En çelik inatlar bile Ve tez çözülür insan İçine kangren bir sevda düşünce. |