YAŞLI KADINLAR CEMAHİRİYESİ |
Hep duldalı güz şarkıları mırıldanır yaşlı kadınlar Cennetle Cehennem arasındaki A'râf'ta İlkbaharları, yazları geçmiştir ömürlerinin Kışları birer buz çiçeğidir tozlu rafta Arada bir yürek kıpırdamasın deli deli Kaşlar biraz divanîdir, gözler biraz celî Eski aşklar ki kurutulmuş çiçekler misâli Uçuşup dururlar etrafta Kimi çiçek tomurcuğu, kimi bir kar topağı Kimi hep çile pişirmiş ve kapatmış kapağı Çok umur görmüşleri vardır ki bir yol sapağı Sanırsınız acele etmişler ömrü israfta Kimi tesbihini çeker, kimi Kur'an'ını okur Kimi gönül gergefinde ezgiler dokur Kiminin yüreğinde hâlâ bir kınalı keklik şakır Her genç kız kendi sonunu görür bu fotoğrafta Çokları hiç görmedikleri denizlere açılmamak için Her sabah güneşle birlikte yeniden yakarlar gemilerini Oyalı mendillere düğümleyip aşk yeminlerini Issız bir liman ararlar mushafta Dudaklar sigara kâğıdı, parmaklar kamış Gözler ürkek ceylan gözleri, renkli hülyâlara dalmış Sonunda şişedeki iksir uçmuş, boş şişe kalmış Simurg gönülleri kanat çırpar Kaf'ta Garip bir cemahir, kadîm bir resimdir gördüğüm Say deseler sayamam isim isim, bir kör-düğüm Kendi sesim yankısız bir mermidir namluya sürdüğüm Bir mermi ki dönüp dönüp beni vurur hergün, her hafta . |