Vitrindeki Kitaplar Ali BÜYÜKÇAPAR

Nebevi Hoşgörü
NEBEVİ HOŞGÖRÜ, Yrd. Doç. Dr. Yusuf Ziya Keskin, Timaş Yayınları, İstanbul, 1997.
        Bilgi toplumu mu yoksa hoşgörü toplumu mu? Son yıllarda sık sık duyduğumuz hoşgörü kavramının sınırları artık belirginleşiyor; bu olgunun ayakları yere basmaya başlıyor.

        Gelişen dünya olayları, millet olarak etrafımızı çepeçevre kuşatan sosyal ve kültürel olaylar Anadoluda yaşayan insanları sahip oldukları değerleri tekrar incelemeye çağırdı. Kent merkezli yaşanan hayatın sunduğu mekanların yeni ahlaki modellerle yarınlara taşınması önümüzde duran bir sorun oldu. Dünden taşıdığımız ahlaki kavramlarımızdan HOŞGÖRÜ bu anlarda en çok gündemde yer aldı. Nedir hoşgörü? Sınırı var mıdır? İnsanların kendilerinden başlayarak kainata gösterecekleri ihtimamın dengesi ne olmalıydı? Bu ve benzeri soruları cevaplandırmaya yönelik kitaplar yayınlandı. İşte bu kitaplardan dikkatimi çeken NEBEVİ HOŞGÖRÜ den bahsetmek istiyorum.
Sayın Yusuf Ziya Keskin tarafından “bilhassa günümüzde insanlar, birbirlerinin hukukunu daha çok çiğnemekte, birbirlerine karşı daha çok acımasız olmaktadır. Böyle olunca sevgi ve şefkat duyguları körelmekte ve insanlar birbirlerini anlamaz hale gelmektedirler. İnsanların birbirlerine müsamaha göstermesi için bazı prensiblerin herkesce benimsenmesi gerekmektedir. Bu prensiblerin en mükemmelini Peygamberimizde görmekteyiz. O’nun hayatında, insanlara ışık tutacak pekçok örnek davranış vardır. Bugün insanlık, O’nun prensiblerini öğrenmeye ve yaşamaya daha çok muhtaçtır... Hoşgörülü olmak için neler yapılmalıdır? Amacımız, insanlar arasında azalan sevgi ve barış ortamının, Rasûlullah’ın (s.a.v) örnek hayatından bazı sahneleri gözler önüne sermek suretiyle, yeniden tesis edilmesine yardımcı olmak ve hoşgörü ortamının oluşmasına katkıda bulunmaktır” (sh. 10) biçimiyle ele alınan konunun hayatımızda önemli bir yere sahip olacağı ortadadır. Yedi bölüme ayrılan kitab değişik başlıklarla okurlarını beklemektedir. Özellikle 59. sh. de yer alan bilgileri dikkatlerinize sunarken hayırlı okumalar dilerim.

NEBEVİ HOŞGÖRÜ, Yrd. Doç. Dr. Yusuf Ziya Keskin, Timaş Yayınları, İstanbul, 1997.

Üsküdar’da BİR ATTAR DÜKKANI

Üsküdar’da BİR ATTAR DÜKKANI,
Ahmed Yüksel özemre, Kubbealtı Neşriyatı İstanbul, 1997.
        Kubbealtı Neşriyatı yayınlarını takip ediyorsanız edebi dünyalara yeni pencereler açtığınızı söyleyebilirim.
Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 1996 yılında “Hâtırat” dalında birinciliğe layık görülen Üsküdar’da BİR ATTAR DÜKKÂNI kitabının böyle bir sonbaharda okunması lüzumuna inanmanın kendimce haklı gerekçeleri olduğuna daha iyi inandım. Hâtıra türünde yazılan eserler her zaman en rahat okunan kitaplardan sayılır. Doğumdan başlayan yazılar yazarın sosyal çevresi ve hayata verdikleri ile beklentilerinin verilmesi biçiminde giderken sizler de yüzlerce sayfayı geride bırakırsınız. Kitabın ismi hemen merak uyandırıyor. Kitap değişik bir ebatta hazırlanmış, basım hususunda her türlü titizlik gösterilmiş, ön kapakta kitapta ismi sık sık geçen Mustafa Düzgünman’ın fotoğrafı var arka kapakta ise Attar dükkanının rafları.

        Attar dükkanı kitabının ismi kimseyi yanıltmasın bu kitap yaşadığımız günlerde tasavvuf olgusunun mürid açısından İstanbul şartlarında nasıl ele alındığının göstermesi açısından hayli ilginç. Yer yer ahlaki terbiyenin, yaşam pratiklerinin salih amel kategorisinde ele alınmasının lüzumunu dile getiren bu eser İstanbul türkçesinin de en güzel örneklerinden biri olarak okurları bekliyor. Kitabın iç kapaklarına yerleştirilen lale ebruları enfes, insanın içini açıyor. Kitab’ın Üsküdar’da geçen bölümleri öyle zengin dipnotlarla motif motif işlenmiş ki yazara verilen ödülün az bile olduğunu söyleyebiliyorsunuz. Kitapta üç sayfa şahıs, yer, müessese ve kitap isimlerinin yer aldığını hatırlatmam sizin de ilginizi çeker diye düşünüyorum.
Üsküdar’da BİR ATTAR DÜKKANI,
Ahmed Yüksel özemre, Kubbealtı Neşriyatı İstanbul, 1997.

AMEL DEFTERİ

AMEL DEFTERİ, Ismail Kara, Kitapevi 1998, İstanbul.
        Zaman geçtikçe yayın dünyası değişik nitelikli eserlere okuma ihtiyacımıza yeni boyutlar getiriyor.
Sayın İsmail Kara’nın AMEL DEFTERİ isimli kitabında yer alan yazılar daha önce Dergah, Tarih ve Toplum dergileri ile Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde yayınlandı. Kitaplaşan yazıların nitelikleri bu yazıların değerli çalışmaların mahsülü olduğunu gösteriyor. Sayın Kara’nın dilimizi kullanmakta ustalaştığına dikkat çekmek istiyorum. Yazıların akıcılığı, kelime seçimi ve parağraflar arasındaki uyum kalın bir kitapmış gibi duran AMEL DEFTERİ ni sevimli hale getiriyor, elinize aldığınız kitabın yazıları hemencecik okunuyor ve bir bilgilenme süreci başlıyor.
Kitabın birinci bölümünde; Machıavellı’i kim okusun yazısı kitabın arka kapağında bakın şu şekilde yer almış. “Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Machiavelli’nin Hükümdar’ını peyderpey tercüme etmekle görevlendirdiği Artin’e ilk üç dosyayı okuduktan sonra şunları söylüyor: “Machıavelli’den çevirdiğin bütün parçaları okudum. İlk on sayfada yeni olan pek fazla bir şey görmedim, fakat gelişeceğini ümit ediyordum. Bir sonraki on sayfa da daha iyi değildi. Sonuncusu ise bütünüyle alelade. Machiavelli’den öğrenecek fazla bir şeyimin olmadığını görüyorum; hileye dair onun bildiklerinden daha fazla malumat sahibiyim. Onu tercüme etmene artık gerek yok.” İkinci bölüm: Nakd, tenkid, intikad, üçüncü bölüm; onlar yazdı, biz gördük, dördüncü bölüm; kırkambar başlığı altında onlarca yazıya ayrılmış.

        Kitabın bölüm başlıklarına batığımız da AMEL DEFTERİ’nin uzun süre elimizden düşmeyeceğini anlıyoruz. Kitabın eleştiri kitapları için de örnek olabileceğini düşünüyorum. Bilgiler veren çalışma aynı zamanda ansiklopedilere müracat etme gibi okumanın niteliği olabilecek durumla sizleri karşılaştırırsa şaşırmayın. “Kaybolmuş bir hal tercümesi” başlığı altında yazılan yazının sizleri de duygulandıracağına inanıyorum.

        AMEL DEFTERİ, Ismail Kara, Kitapevi 1998, İstanbul.

        Malezya Edebiyatından Güzel Bir Örnek

DİKENDEN BAŞKA MAHSUL YOK

ÖMER AKGÜN
Dikenden Başka Mahsul Yok
İsteme Adresi: Özgün Yay. Fevzipaşa Cad. NO: 132/4 Fatih/İST Tel: 534 93 25
-Şahnun AHMED- Özgün Yay./Temmuz 97/2. Baskı:

        Uzak diyarlardan bize farklı bir hayatın kesitlerini aktaran “Dikenden Başka Mahsul Yok” adlı kitabın ikinci baskısı Temmuz - 97’de yayınlandı. Malezya edebiyatına ait olan kitap, ülkesinde edebiyat ödülü almış. Yazarı, Malezya Bilim Üniversitesinde İslam Merkezi Müdürlüğü yapmakta. Kitap, İngilizce’den çeviri olup kapağında taşıdığı canlı renklerle okuyucuya farklı bir görüntü sunuyor.
        Uzaklarda... Çok uzaklarda insanların pirinç için neler çektiklerini görünce, insan ister istemez kendi rahatlığını düşünüyor. Ve bu pirinç, sevincin de nefretin de sebebi oluyor. Hayallerini nasıl kuşatıyorsa... Çocuklar oyunlarını dahi pirinçle oynuyorlar Banggul Derdaf da Lahuma ve Jeha; yedi kız çocuğu ve on dört relong pirinç tarlası... Uğraştıkları pirinç tarlası onların herşeyi. O, yengeçler, sülükler, tiaklar, sel vb. birçok şeyle mücadele ediyor. Ve bu uğraşı sırasında kendisini ayakta tutan ve romanında ana teması olan şeyi hiç unutmuyor: “Hayat ve ölüm, kıtlık ve bolluk Allah’ın elindedir... Allah’ın, O, herşeye gücü yetenin elinde.”
Bu inancı içeresinde koruyor. Çünkü miras aldığı iki şey var: Kendisini teskin edip rahatlatan bu inanç ve pirinç . Ama bir diken Lahuma’yı düşürebiliyor ve onu hayattan alıp götürüyor. Hanımı, kocasının direncini sürdüremediği için akli dengesini yitiriyor. Pirinç, bir yerlerde insanların hayatının temel taşı olan pirinç... Yengeç, tiak, sülük, sel ve gözyaşı. Bütün bunlara karşı veriler destansı mücadele ve sonunda pirinç elde edilir.

        Uzak Doğu’nun hayatını bol betimlemelerle anlatan bu kitap, kendi alanındaki boşluğu doldurmada bir vazife üstlenecektir. Çünkü birçok ortak noktamız olan Malezya hakkında pek bir bilgimiz yok. Batı’dan çevrilen onca romana rağmen, İslam coğrafyası ve Doğu ülkelerinin eserleri yok denecek kadar az ülkemizde.
Bu kitabı yayın dünyamıza kazandıran Özgün Yayıncılığı kutluyor, İslam ülkelerinin kültürel ortamlarını ve yaşantılarını gözlerimizin önüne sermesini diliyorum.
ÖMER AKGÜN
Dikenden Başka Mahsul Yok
İsteme Adresi: Özgün Yay. Fevzipaşa Cad. NO: 132/4 Fatih/İST Tel: 534 93 25
-Şahnun AHMED- Özgün Yay./Temmuz 97/2. Baskı: