**** GÜZEL SÖZLER ***** |
Süleyman Hilmi TUNAHAN HiZMET MUVAFFAK OLSUN DA, VARSIN BiZiM YERiMiZ CAMiiNiN PABUÇLUGU OLSUN. Bir Üniversite Talebesine Nasihatleri Allah yolunda ol, dosdoğru ol, verdiğin sözün eri ol. Evladım, ağzın laf ediyorsa dilinle doğru ol, sözünle doğru ol. Sana inanan kişilere karşı sözünden cayma. Eger sözünü tutarsan "söz" olur ve seni cennete götürür, tutmazsan "köz" olur. Elinle doğru ol. Kolunu, muzırda değil yardım işinde kullan. Tartıyla iş yapıyorsan terazinde, ölçüyle iş yapıyorsan metrende ve litrende doğru ol. Doğrunun doğruluğu bütün sülalesine akseder, hepsini hayra götürür. İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme. Tevazu sahibi ol, zira en halis ziynet alçakgönüllülüktür. Mütevazi olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır. Kimseyi kendinden aşağı görme. Hayatta haset etmeden say, kıskanmadan sev. Bazı insanlar, başkasındakini istemez. Öyle olma. Gıpta et, fakat haset etme. Zira Allah'ın huzuruna fesatla çıkılmaz. Memur olduğun zaman, sana gelen vatandaşlara sakın yüksekten bakma, yanına geleni ayakta bekletme. Yanında, daima bir sandalye bulundur ve oturtuver. Biraz dinlendirdikten sonra halini sor, işini hallet. Sakin ha "bugün git yarın gel" deme! İşini, o gün bitir. Eğer öyle yapmazsan on parmağım yakanda olacaktır. Eger memursan ve başında müdürün varsa, haset etmeden say, kıskanmadan sev. İnsanlar muhteliftir. Bazısı daha kabiliyetli, bazısı daha yakışıklıdır. "Ben niye onun yerinde olmayayım" deme, elindekinden olursun. "Allah bana bir verirse, arkadaşıma, komşuma iki versin" diye düşünürsen, seninki üç olur. Eğer arkadaşın veya komşun böyle düşünmüyorsa, onunki ikide kalır. Senden daha iyi hizmet edecek olan varsa, makamını ona ver. İşte vatanperverlik budur. Çalışkan ol, üretici ol. Zira Peygamber Efendimiz "Çalışmak ibadettir" buyuruyor. Evladım, alınteri olmadan hiçbirşeyin kıymeti bilinmez. Tarlanı ek, mahsülünü al, komşuna ver, agaç dik. Sadaka-i cariye , iyi evlat yetiştirmek, ilmi eser bırakmak ve ağaç dikmektir ki, ağaç dikmek en efdalidir. Bunun için biz, heykel dikmeyeceğiz, yeşil ağaç, yeşil âbide dikeceğiz. Bir dut ağacı 400 sene, ceviz ağacı 700 sene, kestane ağacı 900 sene, çınar ağacı 1500 sene yaşar. Ihlamur ağacı dik, çiçegi şifalıdır. Bursa'da Osman Gazi'nin ve Orhan Gazi'nin diktigi bin senelik çınarlar var. Ben bekarken, her sene bir ağaç dikerdim. Şimdi evliyim ve yengen için de her sene bir ağaç dikiyorum. Aziz öğret, temiz ol ve temizliğinle örnek ol. Münevver kişi, nurlandıran kişi demektir. Öyleleri var ki, üç fakülte bitirir de, hasedinden, kıskançlığından (dolayı) hiçbirşey öğretmez. Gerçek münevver, bildiğini yapan ve öğreten kişidir. Temizlik, ibadettir ve imanın yarısıdır. Eğer sokakta birisi hata yapmışsa (yola pislik yapmışsa) sen, onu ayağının ucu ile örtüver. Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır. Bu beş maddenin en kolayı, fakat en "içten geleni" de budur. Bir gönül kazanmak, 40 vakit namaza bedeldir. Bir gönül kırmak ise, 40 vakit namazın sevabını kaybettirir. Ben sabahları kalkarken, "Ey Allah'ım, bana, bugün bir kişiye iyilik yapmak nasip eyle" diye dua ederim. Evden çıktığında veya eve dönerken karşından gelen ilk kişiye selam ver. Onun vermesini beklersen olmaz, evvela sen ver. İşte o zaman, o da sana karşılığını verecektir. Veren el, alan elden, sunan gönül, alan gönülden azizdir. Muhtelif Tavsiyeleri Oğlum! ilimsiz ibâdetin tadı olmaz. Tek kanatlı kuş uçmaz. İnsanların dünyaya dalıp, istikbâl sevdasına düştükleri şu günde, Mevlâ'nin ilmini okuyacağız. O, insana iki cihanda izzet ve şeref veren âli bir iştir. İhlâs ve samimiyetle Allah ve Rasûlune yönelen kimse, gölge gibi dönen dünyayı ve her hayrı kendine tabi kılar. Âhirete çalışan, dünyayı elde eder. Dünyaya çalışan ise Âhireti kazanamaz. Zira âhiret hakikat, dünya haleftir. Ağacı kökünden götürürsen, gölgede beraber gider. Âhirette ne varsa, dünyada onun misâli vardır. Eğer olmasa dünya yalan olur. Teyemmüm abdestin halefidir, dünya da ahiretin. Bizim vazifemiz aşı yapmaktır. Zorla ağaç meyve vermediği gibi insan da zorla irşâd olmaz. Zorla yapılan iş semere vermez. Aşı ise iki kısımdır. 1-Nûr, 2-Zulmet. Zulmetin aşısıyla meşgul olanlar çok. Neticesi vahim olan bu işle başlarına bela bulanlar, sayılara sığmıyor. Biz nûr aşısıyla meşgûlüz. Ağacı, güzel meyve vermeye zorlayıp sopa ve balta ile vurulsa, altına ateş yakarak tehdit edilse, bozuk meyvelerini iyi yap, iyi çıkar, tenbih ve tehdidinde bulunulsa, hiç kâr etmez. Ancak aşılamak suretiyle meyvesi değişip, menfaat hasıl olur. Şöyle düşünmeli: Ya Rabbi! Âciz kulunu Ümmeti Muhammede hizmet etmeye muktedir kıl. Eger "Yâ Rabbi bana ilim ihsan et" denirse, şahsi menfaate taalluk edeceğinden, rızâyi ilâhiye muvâfik olmaz. Zira her ilim sahibi bu ümmete hizmet etmiş değildir, edemez. Bu itibarla da rizâ-yi Bâriyi bulamaz. Ilim ve cennet istemek menfaati sahsiyedir. Gaye ise rizâ-yi Bâridir. Bizim yolumuz, imân, Islâm ve Ahlak-i Muhammediyeyi aşılamaktan ibarettir. Bizim para, pul, mevki, makam, siyaset, politika, kavga ve gürültüyle işimiz yok. İstisnasız her müslümanın çocuğunu da okuturuz. Bir tek fert geri dönmüşse haber versinler. Biz akla ve zekâya kıymet vermeyiz. Salıverdin mi evinin yolunu bulabilecek kadar aklı olsun kâfidir. Hak'tan korkan, halktan korkmamalı. İşini düzgün yapanın, içi de düzgün olur. Vasiyetim olsun: Tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehl-i Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız. Her yerde birlik ve beraberlik lazımdir. Muvaffak olmak için her hususta ittifak etmeli ve dayanışmayı asla elden bırakmamalıdır. Çünkü Allahın nusreti, maddi ve manevi yardımı cemaat ile beraberdir. Toplu çalışanlar bunun semeresini kısa zamanda elde ederler. Dini dünyaya âlet eden hocalar, halkı kendilerinden soğuttular. Bir şeyler alır da vermez diye, esnaf bunlara yüz vermez ve kaçar hale geldi. Siz öyle olmayın. Maddeyi maneviyata karıştırmayın. "Her koyunu kendi bacağından asarlar" sözü yanlıştır. Dinimizde neme lazım demek yok. Bana lazım demek vardır. Bu dünyanın cefâsından sefâsına sıra gelmez, gâfil olmayın, ilme çalışın, geçen günler geri gelmez. İlim, nûr-i ilâhidir. İnsan ise kovan. Kirli bir kovanda arının durmadığı gibi, isyan ve zulmetle kirlenmiş vücud ve kalbde de ilim durmaz. İnsan gibi, ilminde anâsiri erbaası ( 4 unsur ) vardır; ağızdan öğrenmek ve anlatmak, gözünden görmek, kulağından işitmek, eliyle yazmakla beraber, kalbiyle de feyzi ilâhiyi çekecek. Ben size "eceztü" ( icazet verdim.) dediğim zaman sizler alim olmadınız, ilmin anahtarlarını almış oldunuz. Bu aldığınız anahtarla Anadolu'ya gidecek, büyük büyük kitapları açacaksınız ve onun içindeki hakikatleri Ümmet-i Muhammedin evladına anlatacaksınız. Ders okuturken takıldığınız bir yer olursa, orada fazla durmayın. Nasıl ki etrafı kazılan bir ağaç kolayca devrilirse, evveli ve âhiri anlaşılan kitabında ortasını anlamak kolaylaşır. Şimdiye kadar müslümanları hakir görmüşler; üstü başı pejmürde, kirli, paslı insanlar olarak millete tanıtmaya çalışmışlardır. Benim evladlarım tertemiz giyinip gezecekler, yolda, sokakta yürürken gayet vakûr bir şekilde ilerleyecekler. Müslümanlığın şahsiyetini, bu millete tanıtacaklar, onu hakki ile temsil edeceklerdir. Macaristan vaktiyle müslümandı. Fakat bir gün geldi orada yalnız zâhiri ulemâ kaldı. Zâhiri ulemâ maneviyattan mahrûm olduğu için dengeyi tartamadı. Ve işte gördüğünüz gibi hristiyan olup gittiler. Bu din maneviyatsız muhâfaza edilemez. Sırf bâtınla meşgul olanlar mülhiddir. Sırf zâhirle meşgul olanlar gâfildir. Kemâlat her ikisinin birleşmesindedir. İnsanlarla iyi geçininiz. Kimseyi darıltmayınız. Günün birinde araba kaldırmaya olsun, yarar. Din asıl, dünya ve siyaset fer'idir. Dünya ve siyaset dinin inkişâfına alet olabilir. Fakat din, dünya menfaat ve siyasetine âlet olamaz. Âlet edenlere lanet vardır. Yemek yerken, su içerken "ibadet için kuvvet olsun yâ rabbi" diye, Mevlâ'nın huzûrunda olduğunu düşünmek lazım. Emir vermeye alışmayın. Ben vâlidenizden su dahi istemem. Emir vermekle sözün rûhu ölür. İhbar, emirden daha müessirdir (tesirlidir). Misâl: "Benim oğlum sigara içmez değil mi?" gibi. "Yâ Rabbi! Dünyayı kalbime koyma, elimden de alma!" |