“Yarattığının gıdasını veren” anlamına gelen “el-Mukit” ismi cemili
Kur’an-ı Kerim’de bir defa geçer. “Allah her şeye kadir ve gıda verendir”
(Nisa 85) ayetinde bizlerin ekmek için insanlara boyun eğerek zillete düşmememiz için
yalnız bizim değil, denizdeki balıkların, havadaki kuşların, karadaki hayvanların
da gıdasını Allah’ın verdiğini haber verir ve ekmek için toprağı ekmek
gerektiğine işaret eder.
“er-Razzak” ismi şerifinin açıklamasında Zuhruf suresinin 32’nci ayetinde
rızkın taksimini Allahın yaptığını yazmıştık.
“Herkese uygun olarak gıdalarını Allah kainatın yaratılışında dört günde
takdir etti” (Fussilet 10) ayetinde de herkese uygunluğundan bahsedilmekte. Hamsi
balığının gıdasıyla balinanın gıdası, karınca ile filin gıdası hem azlık, hem
çokluk yönünden, hem de bünyeye uygunluk yönünden aynı olmadığı açıklanır.
“İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır” (Necm 39) derken
çalışmaya teşvik eder. Ama her çalışanın eşit şekilde kazanmadığı
görülmektedir. Biz meşru yollardan gıdamızı aramak için çalışırız. Her
halükarda Rabbimizden razıyız.
Zikrederken Rabbin rızasını arayacağız, fikrederken Rabbin rızasını arayacağız.
Boğulmakta olan bir karıncayı kurtarırken Rabbin rızasını isteyeceğiz. Bir hastaya
yardım ederken, bir açı doyururken, bir ağaca su verirken Rabbin rızasını
isteyeceğiz. Rabbin rızası için yapacağız.
Rızkımızı kazanırken bu yolda yorulurken ekmek peşinde koşmuyoruz. Çalışmanın,
sebeplere sarılmanın ibadet olduğunu bildiğimiz için çalışacağız, çalışırken
Rabbin rızasını isteyeceğiz. Bize uygun gıdamız bizim gölgemiz gibi bizi takip
eder. Gölgenin peşinden gidenler sonuna varamadan öldüler. Altıncı, balıkçıya
“oltanda ne çıkarsa ağırlığınca altın vereceğim” demiş. Balıkçı bir
çekmiş yuvarlak bir halka çıkmış. Teraziye koymuşlar, karşısına bir kilo, on
kilo, yüz kilo altın koymuşlar, halka ağır gelmiş. Ele alınca elli gram gelmeyen
halka altınla tartılırken dükkanın bütün altınlarından ağır gelmiş. Hikaye bu
ya altıncıların pirine sormuşlar. O da o halkayı terazinin bir kefesine koymuş,
öbür kefesine de bir avuç toprak koymuş denge sağlanmış.
Altıncıların piri: “Bu halka çok hırslı bir adamın göz kemiği. Buna dünyayı
verseniz doymaz. Ancak bir avuç toprak doyurur” demiş.
Midemizi helal ve temiz gıdayla, aklımızı şeriat ve tabiat ilimleriyle, gönlümüzü
Allah sevgisiyle gıdalandıralım.
Ana Sayfa
|